13 Nisan 2015 Pazartesi

Total-Bütünsel- Psikolojinin Bir Terimi Olarak Emosyon Nedir?* ( X )




   Ahmed Kaymak   
Emosyon ve Emosyonların Türkçe’de tam anlamıyla karşılığı olacak bir sözcük veya terim yoktur. Bu sorun dünya dillerinin bir çoğunda da vardır ve yerleşik dilin, üretilmiş kimi kavram ve terimleri içeriksel bütünlüğü içinde açıklıkla karşılayabilen  terimlere dayandırma  güçlüğü yaşadığı, konu ile ilgili yaptığımız incelemelerden anlaşılmaktadır. Biz Amed Okulu bünyesindeki çalışma grupları olarak her şeyden önce Kürdüz ve bize yapı ve kullanım açısından oldukça zor olan yabancı bir dilden, Türkçe’den düşüncelerimizi açıklamak zorunda kalıyoruz. Kökleri eskiye dayanan ve hala yaşayan etnik bir topluluğun bireyleri olarak bu dille kendimizi ifade etmek zorunda kalışımız, oldukça trajiktir. Öyle de olsa, bu durumu kökten değiştirmek için şimdilik yapacak bir şey yok! Ne var ki bir yolla, bir şekilde bir dil aracılığıyla kendi muradımızı anlatmak gibi bir zorunlulukla da karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Bu gerekçe herhangi bir ifade aracını küçümsediğimiz veya reddettiğimiz anlamına gelmemelidir. Tersine, ifade etme imkanı bulamadığımız bir araç yoluyla kendimizi ve düşüncelerimizi dile getirmekte oldukça zorlandığımızı itiraf etmek için açıklama yapma ihtiyacı duyuyoruz. Sorun; gündelik konuşma dilini aşan terim ve kavramları içerdikleriyle birlikte bir anlam bütünlüğünde yansıtma imkânına kavuşturarak kısmen gelişmiş bir akademik dilin kullanılmasıyla aşılır. Şimdi girişte ele aldığımız soruya tekrar dönelim:
Emosyon nedir?                                          
Emosyon, bize göre bir canlı refleksinin ön koşulu olan biyolojik iç dalgalanmadır. Bunu şartlandıran dış etkiler kadar canlının iç tepi bağlamları da  buna duyarlıdır. Mesela, sivrisinek, ona çekici gelen bir hedefe doğru sorti yaparken farklı bir emosyona sahiptir; sortisi engellendiğinde ilkinden farklı bir emosyon ortaya çıkar ve sivrisinek kendi güvenliği için geri çekilir. Aynı doğal ve biyolojik refleks ve bu refleksin ön koşulları insanda da vardır. Hayvanda tümüyle bilinçsizdir ve insanda belirsiz, quantimik bir dalga boyu biçiminde kendini hissettirir. İnsan o dalga merkezini ve boylarını hisseder ama ilk planda onu tanımlayamaz. Böyle hallerin en çok şairlerin işine yaradığına kuşku yoktur: “… gibi..” edatı durumu açıklamaları için her zaman anahtar bir sözcük görevi görmüştür: “ Ölüm gibi derin ve sessiz bir karanlık!”
Emosyon çarpıcı  bir şoktur! Hayvanda iz bırakarak çarpar geçer… Duyguysa kalıcıdır, insanı uzun süre oyalar. Kısacası emosyon diye açıklamaya çalıştığımız “şey,”  duygu öncesi bir tepidir, bir iç dalgadır; her canlıda vardır.  Ürkü veren bir tepi olacağı gibi, güven veren bir heyecan tipi (typ) de olabilir. Bir bakıma da ne odur ne diğeridir. O, ancak Şairin yaptığı tarzda tasvir edilebilir ama tüm bir anlam çerçevesinde tanımlanması hemen hemen olanaksızdır. Doğal insanda olduğu gibi kültürel insanda da bu anlamda emosyon her zaman vardı ve hala vardır; hayvandaysa emosyon gelişmiş bir mekanizma olarak vardır ama duygu yoktur. Emosyon genellikle koşulludur; koşullu,  deneyime dayalı bir reflekse yol açar; duygu ise  bilinç taşır, zihni harekete geçirip sezgiye yön verir, sonunda bilinçli  bir fonksiyondur. Yine emosyon doğal, duygu kültüreldir. Birincisi bedene ve duyulara, ikincisi duyulara ve bilince olan etkiye göre harekete geçer. Biri tepki fonksiyonlarını, öteki tepkiyle eş zamanlı düşünce fonksiyonlarını harekete geçirir.
Her tepki gibi her emosyon bir deneyime bağlıdır. Her canlı varlık ateşin yakıcı, acı verici gücünü ayırt eder. Fare kediden ve yılandan köşe bucak kaçar. İnsan şimşekten olsun ateşli bir silahtan olsun, çıkan patlama sesinden irkilir. Oysa insan aynı zamanda bir patlamanın bir festival coşkusunu artıran havai fişek seramonisinden korku yüklü bir irki yaşamaz. Havai fişek patlaması deneyimle ayırt edilmiştir ve bu insanda korku yerine coşkusal bir etkiye yol açar. Hayvan için şimşek, ateşli silah patlaması neyse, havai fişek patlaması odur. Deneyim, patlama şiddetini ve öldürücü etkisini emosyon alanında şartlandırmıştır: Hiçbir balık karaya çıkmak için kendini test etmeye kalkışmaz. Bir tilki güpegündüz tavuk kümesine girmeyi göze almaz.
Pavlov’un köpekleri, doğal varlıkta emosyonu anlamak için iyi bir örnektir. Buna karşın Eifel Kulesi’ne bakarken oluşan etki kültürel varlık için duyguyu güzel açıklar. Birincisinde beden ve duyular varlıklar için eş zamanlı refleksleri; ikincisinde duyular ve bilinç ard arda zihinsel hareketleri doğurur. Emosyon tepkisel-refleksive,  duygu işlevsel-fonksiyoneldir.
Emosyon alanı varlıkta dışsal etki tipi ile koşulludur. Onda reflekse yol açan, bu etki tipinin ulaştığı alandır. Emosyon oradadır ve bu hayvanlarda, insanlardan daha çok gelişmiştir. İnsanda emosyon, onun doğal bir mirasıdır ve vardır. Ama insan aynı zamanda duygusaldır. Hayvanlardaysa duygu yoktur; çünkü duygu bilincin fonksiyonlarından biridir ve bilinçten ayrı tutulamaz.
Tekrar emosyon doğal, duygu ise kültüreldir, diyoruz. Birinde bilinç yoktur, ötekinde bilinç vardır. Bilinç, insan deneyim, bilgi ve teknik uygulama temeli üzerinde evren, doğa, insan ve toplum ilişkilerine dayanan varlığın zengin zihinsel, mantıksal, ruhsal soyutlamalarını içeren insansal etkin bir bütündür. Bu tanıma göre bilinç insanda ne materyalist ne de metafizik bir ayrıma bağlı tutulabilir; çünkü bilinç her iki alanı da kapsayacak biçimde vardır.
Bilimsel metinlerde bir terimin kullanılışı anlama oldukça özenle işlenerek oturtulmaya çalışılır.  Günlük dilde ve edebiyatta bu özenli tutuma pek sık rastlanmaz.  Bu nedenle kavram ve terimlerin içeriklerine ilişkin belirsizlikler her zaman söz konusu olabiliyor. Emosyon , böyle bir terimdir. Psikolojik ve estetik bir terim olarak bizim Emosyona yüklediğimiz anlam, ne his,  ne duygudur. Bizim kullandığımız anlamda bu haliyle mevcut terim istenileni veremiyor. Bizce o, çoğunlukla dış etkiyle meydana gelen bir his ve duygu öncesi oluşan bir iç dalga olarak “heyecan”a daha çok yakın bir anlam ifade ediyor. Varlığın olumlu veya olumsuz bir durum etkisiyle kendi içinde duyduğu belirsiz ve henüz anlamdan yoksun bir dalgalanmayı, tepkiyi şartlandıran-kararlaştıran- heyecanı ifade ediyor. Bu doğal bir heyecandır, emosyondur; kültürel bir içeriği yoktur. Kültürel içerikli heyecan (emosyon), sınıf geçmek için sınava giren veya yarışa katılan birinin sınavı verip veremeyeceği, katıldığı yarışı kazanıp kazanmayacağı yönünde duyduğu heyecan tipidir.
Buraya kadar gelmişken varlığa ilişkin ontolojik kavramlarımıza da burada bir açıklık getirmeyi gerekli buluyoruz. Biz kullanımda  “ilkel” terimi yerine “doğal” terimini tercih etmeyi daha doğru görüyoruz. Bu bakımdan “Doğal insan” dediğimiz zaman, biz “Kültür öncesi” insanı kast ediyoruz. Kültür öncesi doğal insan, doğadaki herhangi bir hayvan türünden biridir. Bir şempanze, bir Bonoboo, bir goril, bir kunduz gibi farklı bir tür… Ayrıma bu şekilde açıklık getirdiğimize göre bu bölümde ele aldığımız varlıkta emosyon ve duygu ayrımı da, umarız, açıklık kazanmış olacaktır.


·         Emosyon, Latin kökenli bir kelimedir. Herhangi bir dış nesneyi göstermez. Elle tutulmayan ve gözle görülmeyen ama etkisi şimdiki labaratuar koşulları altında kısmen gözlenebilen bir içsel durumu açıklamakta kullanılır. Motion kelimesinin bir isim olduğunu, bunun hemen hemen bütün hint Avrupa dillerinde kullanıldığını biliyoruz. E+ Motion  teriminin ise türetme ve bileşik bir sözcük olduğu anlaşılmaktadır. Başa konulan E işaretinin, ENTER (İÇ) olduğuna kuşku kalmıyor. Öyleyse, EMOSYON = İÇ HAREKET, İçsel devinim, içte meydana gelen bir durumu tanımlama gereksinimini karşılamak için kullanılmaktadır. Biz buna Türkçe olmayan ama Türkçe diline yerleşen, edebiyat ve sanat metinlerinde sıkça kullanılan HEYECAN diyoruz.

Hiç yorum yok: