Tuanna Güzel
Dine karşı
duruşun gelişmesini üç ana madde ile ele alıp değerlendiriyorum;
1- Dinlerin anlattığı ve tanımladığı Tanrı,
2-Tanrı - din ve insan ilişkisi,
3- Analitik düşünce, araştırma ve sorgulama...
1- Dinlerin anlattığı ve tanımladığı Tanrı,
2-Tanrı - din ve insan ilişkisi,
3- Analitik düşünce, araştırma ve sorgulama...
Dinlerin
anlattığı ve tanıtmaya çalıştığı Tanrı Süpermen bir güçtür; koruyucu, kollayıcı
özellikleri bulunmaktadır. Gerek sevgisiyle gerekse kızdığı zaman azabıyla
kuşatıcıdır. İnsanı; davranışları sonucu bir öğretmen sorumluluğunda eksi-artı,
yani iyilik-kötülük yönlerinden sınava tabii tutmaktadır. İnsanı yarattı, zira
bu yalnız imtihan amaçlıdır ve bu insanı serbest, özgür bıraktı; paralelinde
olumlu, olumsuz davranışlarını da karşılaştırarak ödül ve ceza biçiminde
yaptırım ve uygulamaları olacaktır Tanrı'nın… Her şey onun dileğincedir,
yarattıkları kendisinden hesap soramaz. Evrende bütün canlı cansız varlıklara,
tek güç ve bir yönetmen, tek bir senarist tarafından görev dağılımı yapılır. O
kurgular ve oynatır.
Oysa
analitik düşünce tam burada karşı koyar, itiraz eder. Analitik düşünce en çok
tanıtılan tanrı ile gerçek hayatla örtüşmeyen özelliklere; Tanrı'nın
Süpermenliğine ve adil çelişkili yönlerine takılır: Ne Süpermendir O, ne de
adalet Tanrısı Themis gibi gerçekte terazisi vardır. (Adalet terazisini kim dilemezdi
ki!) Analitik akıl farkındadır fakat durağan-teslimiyetçi algı ise anlatılmış
Tanrı'nın gerçeğe aykırılığını asla kabul etmez, görmez. Donmuş durağan-teslimiyetçi
algı kör, sağır ve dilsizdir; böyle bir algıyla beslenen akıl sadece sınavı
kazanma, öte dünyayı kurtarma ve ebediliği elde etme derdindir. Teslimiyetçi
algının yolu; dinin kural ve ilkelerini pratize etme kastı üzerinden ahiret
yurdunun kazanılmasından geçer. Burada ölümden önceki eza, cefa ahirete giden
yoldur. Ölümden sonraki iyi yaşam için öncesinden sınavda başarı göstermek
yegane koşuldur.
Tanrı -din
ve insan ilişkisi: Teslimiyetçi insanın, Tanrı'nın kurduğu ilkelerin ve
kurumsal dinin kendisinin adımlandığı pozisyondur. Tarihsel süreç boyunca
realiteden uzak, rasyonalizme mesafeli bu pozisyon, skolastik duruşu gerekli
görüp "kör ebe" oyunu oynamayı kendine görev bilmiştir. Analitik
bakış; bu pozisyondan haklı olarak rahatsızlık duyma gereğini duyarak Tanrı-Din
olgusuna karşı bir cephe oluşturma ihtiyacına gitmek zorunda kalmıştır. Öyle ki
bu cephe, yeri geldiğinde uç davranmak, şiddetle sözlü ifade kullanarak
savaşmıştır. Analitik cephe artık kendince karşı koyarak görevini tayin
etmektedir. Dine karşı dinsizlik...
Analitik
düşünce araştırıp sorguluyor. Körü körüne efsaneleri kabul etmez, inanmaz ve
teslim olmaz. Reel bakar, analiz yapar ki; Tanrı'yı, dini, elçiyi akıl-mantık
ile değerlendirerek bir sonuca varsın. Dine karşı duruşunu ve mesafesini bu
bağlamda ortaya koymaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder