2 Aralık 2014 Salı

Dine Karşı Dinsizlik





Tuanna Güzel

Dine karşı duruşun gelişmesini üç ana madde ile ele alıp değerlendiriyorum;

1- Dinlerin anlattığı ve tanımladığı Tanrı,
2-Tanrı - din ve insan ilişkisi,
3- Analitik düşünce, araştırma ve sorgulama...

Dinlerin anlattığı ve tanıtmaya çalıştığı Tanrı Süpermen bir güçtür; koruyucu, kollayıcı özellikleri bulunmaktadır. Gerek sevgisiyle gerekse kızdığı zaman azabıyla kuşatıcıdır. İnsanı; davranışları sonucu bir öğretmen sorumluluğunda eksi-artı, yani iyilik-kötülük yönlerinden sınava tabii tutmaktadır. İnsanı yarattı, zira bu yalnız imtihan amaçlıdır ve bu insanı serbest, özgür bıraktı; paralelinde olumlu, olumsuz davranışlarını da karşılaştırarak ödül ve ceza biçiminde yaptırım ve uygulamaları olacaktır Tanrı'nın… Her şey onun dileğincedir, yarattıkları kendisinden hesap soramaz. Evrende bütün canlı cansız varlıklara, tek güç ve bir yönetmen, tek bir senarist tarafından görev dağılımı yapılır. O kurgular ve oynatır.

Oysa analitik düşünce tam burada karşı koyar, itiraz eder. Analitik düşünce en çok tanıtılan tanrı ile gerçek hayatla örtüşmeyen özelliklere; Tanrı'nın Süpermenliğine ve adil çelişkili yönlerine takılır: Ne Süpermendir O, ne de adalet Tanrısı Themis gibi gerçekte terazisi vardır. (Adalet terazisini kim dilemezdi ki!) Analitik akıl farkındadır fakat durağan-teslimiyetçi algı ise anlatılmış Tanrı'nın gerçeğe aykırılığını asla kabul etmez, görmez. Donmuş durağan-teslimiyetçi algı kör, sağır ve dilsizdir; böyle bir algıyla beslenen akıl sadece sınavı kazanma, öte dünyayı kurtarma ve ebediliği elde etme derdindir. Teslimiyetçi algının yolu; dinin kural ve ilkelerini pratize etme kastı üzerinden ahiret yurdunun kazanılmasından geçer. Burada ölümden önceki eza, cefa ahirete giden yoldur. Ölümden sonraki iyi yaşam için öncesinden sınavda başarı göstermek yegane koşuldur.

Tanrı -din ve insan ilişkisi: Teslimiyetçi insanın, Tanrı'nın kurduğu ilkelerin ve kurumsal dinin kendisinin adımlandığı pozisyondur. Tarihsel süreç boyunca realiteden uzak, rasyonalizme mesafeli bu pozisyon, skolastik duruşu gerekli görüp "kör ebe" oyunu oynamayı kendine görev bilmiştir. Analitik bakış; bu pozisyondan haklı olarak rahatsızlık duyma gereğini duyarak Tanrı-Din olgusuna karşı bir cephe oluşturma ihtiyacına gitmek zorunda kalmıştır. Öyle ki bu cephe, yeri geldiğinde uç davranmak, şiddetle sözlü ifade kullanarak savaşmıştır. Analitik cephe artık kendince karşı koyarak görevini tayin etmektedir. Dine karşı dinsizlik...

Analitik düşünce araştırıp sorguluyor. Körü körüne efsaneleri kabul etmez, inanmaz ve teslim olmaz. Reel bakar, analiz yapar ki; Tanrı'yı, dini, elçiyi akıl-mantık ile değerlendirerek bir sonuca varsın. Dine karşı duruşunu ve mesafesini bu bağlamda ortaya koymaktadır.

Hiç yorum yok: